bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tunç başaran'ın yönetmenliğini yaptığı 1992 yapımı bir film. Piano piano, İtalyanca'da yavaş yavaş anlamına gelen bir tamlamadır. (bkz: müşfik kenter)
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      müthiş filmdir. rutkay aziz ve yaman okay döktürür.
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İzlediğim en iyi Türk filmlerinden biri. 1940'lı yıllar, 2. Dünya Savaşı döneminde İstanbul'da geçiyor film. Sosyal bir varlık olan insanın sevdiği ve sevildiği bir ortamda en kötü şartlarda bile hayata tutunabilmesini ve umudunun tükenmemesini nasıl da güzel anlatmış yönetmen Tunç Başaran. Bireycilikten bihaber, eşyaya sahip olma çılgınlığı yaşanmayan, komşuluğun en güzeli, çalmanın bile onurlusunun yaşandığı, aşkların saf sevgi üzerine kurulduğu bir dönem. Şimdi öyle masal gibi geliyor ki insana bu film gerçekten o zamanlarda böyle insanlar var mıydı acaba diye düşünmeden edemiyor insan ve insanın içinde sımsıcak bir his bırakıyor. Şimdi düşünüyorum da neslimizin bugüne kadar gelmesinde zeki olmamızdan çok yardımlaşma ve dayanışma yeteneğimiz etkili değil miydi? --- spoiler --- - Feriha, sana bir şey söylemek istiyorum. Üzüm satmak için gidiyorum ya, üzüm satmıyorum. beceremiyorum diye değil. Orada olmak... senin işten çıkıp gelişini özlüyorum. seni beklemek çok hoşuma gidiyor. O üzüm sepetinin başında beklemenin beni yaşatan bir anlamı var. o da sensin... --- spoiler --- --- spoiler --- Elli yıl geçti aradan, dünya daha çok zenginleşmedi, tam tersine çoğalan beton yapılarla birlikte insanların ruhları da kalıplaştı, betonlaştı. --- spoiler --- --- spoiler --- Benim olmasalar bile çizmeler vardılar ya, bir gün benim de olabilir demekti bu. --- spoiler --- --- spoiler --- İnsanın yoksulu, hele çocuksa bir de benim gibi; barıştan yanadır, yani umuttan yana... --- spoiler --- --- spoiler --- Hayat dişli bir orospudur oğlum. Hayat karşısında öyle dikkatli olucan ki kimseye kolunu bacağını kaptırmıycan. Sen de tırnaklı olacaksın ama kimsenin de kolunu bacağını koparmıycan. ben sana okuma demek istemiyorum.. oku! ama delikanlı da ol! --- spoiler --- --- spoiler --- “- Antika nedir? + Kıymetli, eski şeylere antika derler. - Sen antika mısın?” :) --- spoiler --- --- spoiler --- "Sevgisiz hiçbir şeyin asla yaşayamayacağı bir dünya içinde var olmak, ne mutluluktur." --- spoiler --- --- spoiler --- - bunca yıllık komşumsun feriha, ben sizin gibi karı koca görmedim. kumrular gibisiniz... - - böyle olacağını onu daha ilk gördüğümde anlamıştım. çünkü gözlerimi gözlerinden kaçırdığım ilk adam oydu. --- spoiler --- --- spoiler --- - Bak Kemal... Ne kadar güzel. Bütün gün beyoğlu'ndan çamaşır topladı, fırından köz getirdi, çamaşırları yıkadı, karnını doyurdu. Şimdi şarkı söyleyip mutlu olabiliyor. Şarkı söyleyebiliyor. Düşün bir kere... Üstelik sesi de güzel değil. --- spoiler --- baba; sabaha kadar karakolda falaka yedik. çocuk; cumhuriyet ilan edildi baba, hala falaka mı var. baba; bize değişen bir şey yok oğlum, eskiden "padişahım çok yaşa" diye bağırıyorduk, şimdi sadece bağırıyoruz. --- spoiler ---